ARI VE ARICI DÜNYASI

ARI VE ARICI DÜNYASINA HOŞ GELDİNİZ

31 Ocak 2012 Salı

alemdağ mahallesinde kar.

 kaç gündür aralıksız yağan kar anca 25-30 cm cıvarlarında henüz oldukarın çok kuru ve ince yağışı sebebiyle birde buna esintili yağışı eklenince çatılarda yok denecek kadar az kar var
 gözüken duvar evimizin duvarı evimiz rüzgarı kestiğinden ortalama 30 cm cıvarında  kar kalınlığı oluşmuş duvarda arabanın üzeri ise sadece bu gece yağan kar
 eski dönemlerde kar yağdığında gözüken çamlar öyle kar toplardıki evlerin üzerine kadar eğilirlerdibu yıl kuru ve rüzgarlı yağışı rüzgar alan çatılarda ve ağaçlarda hiç kar tutmadığının görüntüsü.
 evimizin önünden gecen yol geç saatlerde anca açıldı trafiğe rüzgar neredeyse etraftaki karı bu kısıma topladı
evimizden gözüken rüzgara açık çatılarda kar sadece beyazlatmış hepsi o kadar.ama arılarımın olduğu reşadiye köyünde tahminimce 50 cm cıvarında kar var olduğunu düşünmekteyim bir önceki yağan kar bizim evin cıvarında erimişti orada 10-15 cm kar vardı son gittiğimde.

29 Ocak 2012 Pazar

BAŞ SAĞLIĞI

değerli arıcı dostumuz yunus kantar sevgili annesini  28/01/2012 günü kaybetti bu gün 29/012012  de de ebedi istiratkahına defin edilmiştir.ölen annesine allahtan gani gani rahmet diler yeri mekanı cennet olsun dostumuz yunusa un ve ailesinin başı sağ olsun allah sabırlar ihsan etsin.  

26 Ocak 2012 Perşembe

oksalik asitle kolonilerde varova mücadelesi

bu gün kolonilerimde yavru olmadığını düşünerek organik oksalik asitle varovaya karşı bir kısmını sıvı bir kısmını buhar sıstemi ile ilaçladım
 önce 3-4 çıta arasında olanları buharlaştırma sistemi ile varovaya karşı koruma altına aldım buharlaştırma aparatının 2 grm asit alan aparatının ne kadar olduğundan emin olmak için tarttım
 gerçektende dolu dolu  konulduğunda tamı tamına iki gr  gelmekteydi
 altı gözlü olan ısı ile yani pürmüz ile buharlaştırılan oksalik asit sıra ile biri bitince diğeri bu sistemle altı koloni ilaçlandıktan sonra aparatın biraz soğuması gerekir tekli sistemle bu uygulamayı yaparken her koloni ilaçlanınca  beklenmesi gerekiyordu. bu sıstem biraz daha işi serileştirdi.
koloniyi bu sistemle ilaçlarken aparatın buhar çıkış borusu kovan içine sokulduktan sonra kenarları ıslak bezle buharın dışarı çıkışını önledim ve boru çekildikten sonra 5-6 dakika musluğu tıkadım
 beş çıta ve uzerinde olanları ise damlatma yöntemi ile ilaçlama yaptım. ilacın hazırlanışı ise 200 gr şeker
 otuzbeş gr oksalik asit
 bir litrelik şişeye doldurularak  üzerine ılık su ilave ettim bir süre çalkaladıktan sonra
60 cc lık şırıngaya çekerek kolonilerde her çıta arasına 5cc mümkün olduğu kadar arıların üzerine sıktım  bu konuda bir uyarım olacak mümkün olduğu kadar ne çıtalara nede mumların üzerine dökülmemesine dikkat etmek sebebi ise asitli sıvının değdiği çıtalara ve mumlara arılar en az 15 gün uğramazlar. hava soğuk oluşu ve işi biraz seri yapmam gerektiğinden uygulamayı resimleme şansı bulamadım.

bu yayın tam yerine oturdu sanırsam



http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/haber-31657-balini-ye-ama-arisini-da-sor.html


23 Ocak 2012 / H. SALİH ZENGİN,
Son dönemlerde bal reklamları hayli revaçta. 4 kilosu 60 TL polen hediyesiyle birlikte kargo dâhil 100 TL’ye satılan ballar ne kadar doğal? Yoksa bazı uyanıklar ‘bal alacak çiçeği’ iyi mi biliyor? Sahtesini anlamanın mümkün olmadığı ucuz balları işin uzmanlarına sorduk.
Günün herhangi bir vakti ev, iş veya cep telefonunuzun tanımadığınız bir numara tarafından aranması bal gibi mümkün! Telefonu açtığınız an otomatik bir ses tonu, bilmem ne ballarının 4 kilosunu 100 TL’ye sattıklarını belirterek sizden sipariş almaya çalışabilir. Hadi bundan yırttınız diyelim, kumandayı elinize alıp televizyon kanalları arasında dolaşmaya başladığınızda bu kez dakikalarca süren petek, süzme ve karakovan bal reklamlarına mutlaka yakalanırsınız…
Son dönemde hayli artan bal reklamları ağzımızın tadını bozabilir mi? 4 kilogram doğal balı, 60 TL değerindeki polen ve 20 TL kargo ücreti dâhil 100 TL’ye almak mümkün mü? Ünlü isimleri de reklamlarında kullanarak televizyon ekranından bal satan bu firmalara telefonla ve mail yoluyla defalarca ulaşmaya denememize rağmen bize geri dönen ve sorularımıza cevap veren olmadı. İnternetteki form sitelerinde alınan balların bir ay içinde şekerlendiği, eksik gramajda bal gönderildiğine dair tonlarca şikâyet var. Satılan ucuz balların glikozla yapıldığını söyleyenler de var, direkt üreticiden alındığı için bu kadar ucuza verildiğini belirten de. Ancak bir gerçek var ki, o da gerçek bal ile sahte balı normal bir insanın ayırt etmesinin mümkün olmadığı. Balın bozdolabında şekerlendiği, gerçek balın sürekli akışkanlığa sahip, normal balın kokusuz ve kıvamının daha katı olduğu gibi halk arasında kulaktan kulağa yayılan ve uygulanan ayırt etme bilgilerinin çok da yeterli ve sağlıklı olduğunu söyleyemeyeceğiz. Çünkü doğal olmayan bal üretenler bütün bu özelliklere sahip bal üretme noktasında da maharet sahibi. Genelde arı görmemiş bal olarak da isimlendirilen bu ürünler, tamamen yapay olarak, glikoz, fruktoz gibi şekerlerin, içlerine birtakım esans ve gıda boyaları katılarak bal kıvamına getirilmesiyle elde ediliyor. Sahte balın içine zaman zaman koku ve aroma için tüketiciyi aldatmaya yönelik doğal bal ilavesi de yapılabiliyor. Ancak laboratuvarlarda uzun süren araştırmalar sonucunda balın kalitesi anlaşıldığına göre aldığımız kilolarca bal ile ağzımıza ancak bir parmak bal çalınması ihtimal dâhilinde.
Ülkemizde bal daha çok şifa niyetine tüketilen bir ürün. Mideye, kalbe, damarlara, kana ve ciğerlere sayısız etkileri var. Uykusuzluğa çözüm olduğu kadar, şeker hastaları için de faydalı. Hâliyle hastaların ve çocukların fazlaca tükettiği balı alırken üzerinde Tarım Bakanlığı’nın izni ve organik sertifikası olan balları tercih etmek gerekiyor. Özellikle Doğu illerinin adı kullanılarak çarşı pazarda satılan ve Türk Gıda Kodeksi’ne uygun olmayan balların yurtdışından ülkemize sokularak piyasaya sürüldüğü yıllardan beri dillendiriliyor. İçeriklerinin ve üretilme ortamlarının belirsizliği sebebiyle tüketici sağlığını tehdit eden bu balları tercih etmek ağzınızın tadını kaçırabilir. Bunun yanında petekli bal üretimi için kolonilere balmumundan yapılan plakalar yerine daha ucuz petrol ürünü mum karıştırılması kansere davetiye çıkarıyor. Bal standardı ve kodeksi balda glikozu yasaklasa da fabrikalarda mısırdan üretilen ticari glikozun içine bir miktar polen, renklendirici ve esans katılarak satılan ya da arılara şeker şurubu/glikoz verilerek elde edilen ballar piyasada rahatlıkla müşteri buluyor. Aynı zamanda özellikle son dönemlerde yurtdışından ülkemize gönderilen naftalinli ballar piyasada rahatlıkla satılıyor. Arıcıların  kovanlarındaki mum güvesi zararlısına karşı kullandığı petrol ürünü naftalinler, uçucu ve balmumu tarafından emilme özelliğinin bulunması sebebiyle kolayca bala geçebilen bir madde ve kanserojenlik sıralamasında dünyadaki en önemli 10 maddeden biri. İç piyasadaki ballarda naftalin kalıntı analizi maalesef yapılmıyor.
30 yıldır arıcılık yapan Mehmet Demircioğlu, piyasada satılan balların mübalağa olduğunu belirterek doğal bir balın 50 TL’den aşağıya satılamayacağına dikkat çekiyor: “15 TL’ye petekli bal satılıyor; ama bunlar şeker yedirmek suretiyle elde ediliyor.
Gece küvetten arıya şeker şurubu veriyor, gündüz de çiçeğe gidiyor. Piyasada çam balı var, en ucuz bal odur. Kalitesi düşüktür. Pamuk çiçeği balı vardır. 4 kilosu 100 TL’ye satılan balların asla kaliteli bal olduğunu düşünmüyorum. Yurtdışından, kaçak yollardan da getiriyor olabilirler. Ben kestane ve ıhlamur balının kilosunu 50 TL’ye veriyorum. Toptan alınırsa 30 TL’ye verilir.” Terzioğlu, gerçek bal ile sahte balı normal bir insanın ayırt etmesinin mümkün olmadığını ve sıkı bir denetimin şart olduğunu kaydediyor.
Peki piyasadaki balların denetimi nasıl ve kim tarafından yapılıyor? Bu konuda yetkili merci Tarım Bakanlığı. Sürekli olarak bal üreten firmaları yakından denetleyen bakanlık, zaman zaman sahte bal üreten firmaların isimlerini de afişe ederek sahte balın önüne geçmeye çalışıyor. Son dönemde artan bal reklamlarına ilişkin sorumuza bakanlık yetkilileri şu cevabı veriyor: “Medya organları yoluyla satışta bulunan firmalar hakkında kurumumuza da değişik kanallarla ihbar ve şikâyetler intikal etmektedir. Bu ihbar ve şikâyetler doğrultusunda yapılan araştırmalar neticesinde, bu şekilde bal ve arı ürünü satışı yapan firmalar hakkında özellikle olası bir tağşişin (karıştırma) tespiti amacıyla mevcut olarak yürütülmekte olan ‘Bal Denetim Programı’na ek olarak kapsamlı bir kontrol ve denetim çalışması başlatılmıştır.” 174 Alo Gıda Hattı, Bimer (Başbakanlık Bilgi İşlem Merkezi) başvuruları ve şahıs dilekçeleri doğrultusunda her ürün ile ilgili resmî kontrollerin yapıldığına ve numuneler alındığına dikkat çekiliyor. 2011 yılı içerisinde kasım ayı itibarı ile 660 arı ürünleri üretim yerinin denetlendiğini ve 1130 arı ürünü numunesi alındığını kaydeden yetkililer, balın besleyici özelliklerinin yaygın olarak bilinmesinin, bal ve diğer arı ürünlerini dünya genelinde popüler hâle getirdiğini ve yüksek bir talep oluşturduğunu ifade ediyor: “Bu talep neticesinde bir yandan kaliteli balın fiyatı artarken diğer yandan sahte yollarla üretim de artmaktadır. Balda yapılan taklit ve tağşişin önüne geçebilmek için riske dayalı kapsamlı bir denetim ve kontrol planı başlatılmıştır.” En son olarak televizyonlardaki bal reklamlarına yönelik şikayetler artınca topu RTÜK’e atan Tarım Bakanlığı, yeni çıkacak gıda denetim yasası ile birlikte bu tarz yanıltmaların önüne daha süratle geçebileceklerini kaydediyorlar. Her bal üreticisinin bağlı bulunduğu Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüklerinde kayıt olması gerektiğine dikkat çeken Bakanlık, 2010 yılında ülkemizde organik 25 bin 607 kovan ve 208 bin 14 ton bal üretimi bulunduğunu belirtiyor.
Durum böyle iken son dönemde artan bal reklamları tüketici üzerinde nasıl bir psikoloji doğurdu, sorusuna cevap aramak için Altıparmak Gıda Pazarlama Direktörü Gürsal Gürarda’ya başvurduk. TV’de bal satan firmaların bir anda bu kadar artış göstermesinin tüketicilerde kafa karışıklığına sebep olduğunu belirten Gürarda, “Bu satış yönteminin meydana getirdiği etkinin temelinde ne yazık ki tüketicilerin gıda maddeleri konusunda yetersiz bilgi birikimine sahip olmaları yatıyor. Özellikle de bal kategorisinde tüketicilerin bilinç düzeyinin yükseltilmesi gerekiyor. Gerek bal gerekse tüketici hakları konusunda bilinç artıkça, bu durumun tersine döneceğine inanıyoruz. Burada tüketici tarafından sorgulanması gereken asıl mesele; sadece bal değil, herhangi bir gıda maddesinin TV aracılığıyla satışının doğru olup olmadığı konusudur. Söz konusu satış kanalları gıda güvenliği anlamında denetlenemediği için bu durum tüketiciler açısından risk taşıyor.” diyor. Fiyatın balın gerçek yahut hileli olduğunun bir göstergesi olamayacağına dikkat çeken pazarlama direktörü, bal doğal bir ürün olduğu için (tabii eğer satışa sunulan bal gerçekten doğal, sahte veya hileli değilse) aslında fiyatını da doğanın kendisinin belirlediğini kaydediyor. Üretimin çok olduğu dönemde bal fiyatlarının düşebileceğini belirten Gürarda, nerede satılırsa satılsın, detaylı laboratuvar analizi yapılmadan piyasada ucuza satılan balların gerçekliğinden söz etmenin mümkün olamayacağını söylüyor. Altıparmak Gıda bünyesindeki tüm balların Avrupa’nın en kapsamlı dört eş değer bal analiz laboratuvarı arasında yer alan Altıparmak Ar-Ge ve Kalite Kontrol Laboratuvarı’nda 65 parametrede ve milyarda 1 (mg / kg) hassasiyette analiz edilerek satışa çıkarıldığını ifade ediyor. Piyasada tüketilen bal artışından memnun olan Gürsal Gürarda yine de tüketiciyi uyarmadan edemiyor: “Ülkemizde sahte, hileli bal sorunu olduğu bir gerçek...  Altıparmak Gıda olarak her fırsatta bal konusundaki bilincin artmasını destekleyici çalışmalar yapıyoruz.”
Evet, ‘bal olan yerde sinek de çok olur’ demiş atalarımız. Gerçek bal yemek isteyen tüketicilere düşen şey Tarım Bakanlığı’ndan izin almış, sürekli denetime tabi tutulan balları tercih etmek. Yoksa şifa niyetine bal yiyeyim derken kanserojen ihtiva eden ürünleri tüketerek ‘er kişi niyetine’ sedasını duyabilirsiniz.


Remzi Özbay (Kaçkar Bal Yönetim Kurulu Başkanı): Bal, hileye çok müsait bir üründür
“Piyasada satılan ballar Nasreddin Hoca’nın kedi-ciğer fıkrasını hatırlatıyor. Ciğer burada ise kedi nerede, kedi bu ise ciğer nerede? Oturup hesaplıyorum. Kargo masrafı 20 TL tutar, 60-70 TL polen veriyorlar. Televizyonlara verilen reklam parasını da dâhil edin buna. Bal şifalı bir şey, bedava yedirsinler tabii. Ama gerçek bal mı bu belli değil. Birçok müşterimiz bizi arıyor, kafaları karışık; size fazla mı para ödüyoruz diyorlar. Birçoğu bu balı bizim sattığımızı sanıyor. Ben Türkiye’nin en kaliteli bal üreticilerinden birisiyim, o fiyata bunu satmam mümkün değil. Piyasada satılan balları şeker ve glikoz ile üretip satsalar bile bu fiyata satılamaz. İçine ne katıyorlar bilmiyorum. Burada büyük bir rant var. Kur’an-ı Kerim’de ayetle övülen bal ve arıların düzenine böyle müdahale etmek, ayetin bir harfini değiştirmekle aynı şey bana kalırsa. Biz balın hilelerinden anlamadığımız için kulaktan dolma şeyler duyuyorum. Hileye çok müsait bir üründür bal. Rengi ve kıvamı organik balın aynısı bal yapabilirler. İyi denetlenerek, organik sertifika alan balları tercih etmek lazım. Her sene özel bir firma haberli yahut habersiz beş kez bizi denetlemeye gelir. Bizim ballarımız konvansiyonel bal ile aynı rafta satılmıyor zaten. Gerçek balda son kullanma tarihi de olmaz. Türkiye’deki bal kodeksi gereği mecburen son kullanma tarihi koymak zorunda kalıyoruz. Organik bal ile konvansiyonel bal arasında sayısız farklar vardır. Konvansiyonel bal üreticileri, peteklerde petrolden üretilen lifler kullanır. Buna bakanlık müsaade veriyor. Arılarda farklı arı hastalıkları oluyor. Bununla ilgili çeşitli kimyasal ilaçlar kullanılıyor. Organik balda ise bu ilaçları asla kullanamazsın, doğal ilaçlar kullanma zorunluluğu var. Türkiye’de yüzde 5 organik bal üretiliyorsa geri kalan balın tamamı organik olmayan baldır. Bal ormanı projeleri son dönemde hız kazandı, bu sevindirici gelişme. Biz ürettiğimiz organik balın kilosunu toptan 150 TL’ye satıyoruz. Bayilerimiz bunu 250-300 TL arasında satıyor. Bizim balların tamamı kayıtlıdır, onun haricinde bal satamazsınız. Sadece arının ürettiği balı tüketmek lazım şifa arıyorsak. Bunun içinde organik bal etiketi olan balları tüketmek gerekiyor. Başka çözümü yok.

14 Ocak 2012 Cumartesi

SABAH GAZETSİ'NDE YAYINLANAN ŞEKLİYLE. BAL DEĞİL GİLİKOZMUŞ:


Bal değil glikozmuş

TV'lerdeki bal reklamlarının altından glikoz oyunu çıktı. Piyasadan 4 kat ucuza gerçek bal sattığını iddia eden uyanıklar, Hıfzıssıhha'nın laboratuvarına takıldı. Balın içinde yapay tatlandırıcı bulundu
Son günlerde televizyon ekranları ve radyolara reklam veren bazı bal firmalarının sahtecilik oyununu SABAH ortaya çıkardı. Doğrudan satış yöntemini kullanan firmalar, reklamlarında organik ve karakovan olarak bilinen bazı özel bal çeşitlerini piyasadaki fiyatından 4 kat daha ucuza satıyor. Reklamlarda balın faydaları sıralanıyor ve birçok hastalığa iyi geldiğinden bahsediliyor. Kamuoyunun gündemine oturan binlerce kişinin satın aldığı balların gerçek olup olmadığını test ettik. Bu satışlara öncülük eden firmadan kilogramı 95 liradan bal aldık. Satış yapan tezgâhtar balın Siirt Pervari yöresinin ürünü ve yüzde 100 doğalolduğunu söyledi. Aldığımız balı Sağlık Bakanlığı Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı İstanbul Hıfzıssıhha Enstitüsü Müdürlüğü'nde analiz ettirdik. Türk Gıda Kodeksi 2005/49 sayılı Bal Tebliği'ne göre, balın tam analizi yapıldı. Bal, rengi, görünüşü, tat ve kokusu, rutubet miktarı, asitlik, sentetik boya, kül miktarı, polen, ticari glikoz, glikoz/fruktoz miktarı gibi parametreler açısından incelendi. Yapılan inceleme sonucunda, yüzde 100 organik olduğu belirtilerek satın aldığımız balda ticari glikoz tespit edildi. Ayrıca, mevzuata göre, 0.9-1.4 oranında olması gereken glikoz/fruktoz miktarı ise 1.52 çıktı.

KATKI VARSA SAHTEDİR
İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu, balda ticari glikozun olmaması gerektiğini söyledi. Boyacıoğlu, "Balda ticari glikoz olması balın hileli olduğu anlamına geliyor" diye konuştu. Erciyes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Sibel Silici de glikozun balın yapay olduğunu gösterdiğini belirtti.

DOWN SENDROMUNA BİLE İYİ GELİR DİYORLAR Hacettepe Üniversitesi Arı Ürünleri Ar-Ge Merkezi Müdürü Prof. Dr. Kadriye Sorkun, glikoz/ fruktoz oranın 1.4'ten yukarı olmaması gerektiğini belirterek, "0.9 ile 1.4 arasında normal kabul ediliyor. Ama onun üstündeki değerler normal kabul edilmiyor. Bu, doğal bal değil. Fruktoz nedeniyle sağlık bozucu bir şey. Bunların engellenmesi lazım. Bal, 'down sendromuna bile iyi gelir' diyen insanlar çıkıyor" dedi.

10 Ocak 2012 Salı

arılık ziyareti

vay be laz arıcı tam tamına 1 aydır arılığına uğramadı. düşündüğüm zaman ben çalışmadığım günlerin çoğunu arılıkta geçirirdim bu yıl nasıl olduysa tam 1 aydır arılığa uğramamışım arılarımdan son yayını 10 aralıkta yaptıydım bu gün 10 ocak bu da demektir 1 aylık ayrılık.
bu gün hava kapalı ama yağış yok hava ısısı ise 5-7 derece aralarında seyretmekte idi sabah karktım yeter artık dedim kendi kendime kara kızlarımı özledim bu gün gideyim artık ziyaretlerine dedim kendi kendime.
üzerleri kalın naylon ile örtülü olduğu için içeride olup bitenden biraz olsun bilgi sahibi olabiliyorum.
benim kovanların tabanları tel ızgaralı ve çekmeceli olduğundan çekmeceleri tamamen çıkardım altten temiz hava girmekte üstte ise  naylon örtülü olduğundan hava sürkülasyonu olmamakta dışarda hava güneş açıpta soğuk olduğu vakitlerde arı salkımı bozupda uçuşa çıkmamakta bu sistemde.
arılar öyle salkım dalarki normal çalışma sürelerinde 6-7 çıtayı saran arı bu  durumda 3 çıtayı anca sarmaktalar.
fındıklar öyle püsküllenmişlerki havalar iyi gideydi arılarım için süper polen kaynağı olurdu