bu gün dostumun birşnden bir mail aldım hoşuma gitti arkadaşlara gönderme yerine yayınlamayı uygun buldum kendimce suç veya kabahat işledimse af ola
SENİN TAHTA PERDENE KOYDUĞUM ÇİVİ İÇİN BENİ AFFET(eğer varsa) Kötü karakterli bir genç varmış. Bir gün babası ona çivilerle dolu bir torba vermiş. ' arkadaşların ile tartışıp kavga ettiğin zaman her sefer bu tahta perdeye bir çivi çak' demiş. Genç, b! irinciilk günde tahta perdeye 37 çivi çakmış. Sonraki haftalarda kendi kendine kontrol etmeye çalışmış ve geçen her günde daha az çivi çakmış. Nihayet bir gün gelmiş ki hiç çivi çakmamış. Babasına gidip söylemiş. Babası onu yeniden tahta perdenin önüne götürmüş. Gence bugünden başlayarak tartışmayıp kavga etmediğin her gün için tahta perdelerden bir çivi çıkart (sök)' demiş. Günler geçmiş. Bir gün gelmiş ki her çivi çıkarılmış. Babası ona 'aferin iyi davrandın ama bu tahta perdeye dikkatli bak. Artık çok delik var. Artık geçmişteki gibi güzel olmayacak' demiş. Arkadaşlarla tartışıp kavga edildiği zaman kötü kelimeler söylenilir. Her kötü kelime bir yara(delik)bırakır. Arkadaşına bin defa kendisini affettiğini söyle! yebilirsin ama bu delik aynen kalacak(kapanmayacak). Bir arkadaş ender bir mücevher gibidir. Seni güldürür yüreklendirir sen ihtiyaç duyduğunda yardımcı olur seni dinler sana yüreğini açar' demiş. Bu hafta arkadaşlık haftasıdır. Sen de arkadaşlarına bu maili gönder, sana gönderene bile gönder. E mail sana döndüğü zaman ne kadar arkadasın var öğreneceksin. Sana iyi bir arkadaşlık haftası diliyorum.Senin arkadaşlığın için çok teşekkür ediyorum.Senin tahta perdene koyduğum çivi için beni affet.
taslak
27 Ocak 2008 Pazar
23 Ocak 2008 Çarşamba
DELİ BAL



21 Ocak 2008 Pazartesi
sıkıştırmadan dolayı iç ısı yükselince yavru ve yumurta
20 Ocak 2008 Pazar
hocanın yaptığı herşeyi yapmak zorundamısın be arkardaşım
16 Ocak 2008 Çarşamba
ARI ZEHİRİ AİDS VE LÖSEMİYE İYİ GELİYOR:
değerli arıcı kardeşlerim ARICILIKSEKTORU.COM dan dikkatımı çeken bu yazıyı sizlerle paylaşmayı uygun gördum değerli hocamızın yapmış olduğu bu açıklamayı bütün arıcılarımızın dikkat le uygulamaları dileğiyle
Uludağ Üniversitesi Yenişehir İbrahim Orhan Meslek Yüksek Okulu ile Yerel Gündem 21'in düzenlediği arıcılık konulu konferans ilgi gördü. Öğrencilerin yanısıra ilçede bal üretimi yapan çiftçilerin katıldığı konferansta konuşan Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Levent Aydın, Türkiye'nin ürettiği balın yarısının ihraç edilmesinin iyi olacağını belirtti. Aydın, "Ancak bizim ihraç ettiğimiz balda antibiyotik kalıntısı olduğu için geri geliyor ve bu bal iç piyasaya satılıyor. Bu çok tehlikeli bir durum. Çünkü antibiyotikli bal kansere bile yol açabiliyor. Bunun için çok dikkatli olmalıyız" dedi. Arı zehrinin çok önemli bir zehir olduğuna da dikkat çeken Aydın, "Ülkemizde yılda 2 kilo arı zehiri ancak çıkıyor ve gramı 200 ile 700 dolar arasında alıcı buluyor. Bu zehir AIDS ve lösemi gibi hastalıklarda kullanılıyor. Ancak biz bunları hiç düşünmüyoruz. Bursa ve Yalova Türkiye'nin en bol polen olan yeri, fakat farkında bile değiliz. Maalesef ülkemizde arıcılık şuurlu bir şekilde yapılmıyor.
Gittiğimiz yerlerde bakıyoruz tüm kovanlar yerlerde. Kovanın en büyük düşmanı rutubettir. Bunu bilmiyoruz. Arı soğuktan değil, susuzluktan, açlıktan ve hastalıktan kaybedilir. Dünyanın en temiz hayvanı arıdır. Ancak bizde kovanlar maalesef temiz değil. Eğer ülkemizde arıcılık veteriner denetiminde yapılsa, bal üretiminde dünya birincisi oluruz" diye konuştu.
Uludağ Üniversitesi Yenişehir İbrahim Orhan Meslek Yüksek Okulu ile Yerel Gündem 21'in düzenlediği arıcılık konulu konferans ilgi gördü. Öğrencilerin yanısıra ilçede bal üretimi yapan çiftçilerin katıldığı konferansta konuşan Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Levent Aydın, Türkiye'nin ürettiği balın yarısının ihraç edilmesinin iyi olacağını belirtti. Aydın, "Ancak bizim ihraç ettiğimiz balda antibiyotik kalıntısı olduğu için geri geliyor ve bu bal iç piyasaya satılıyor. Bu çok tehlikeli bir durum. Çünkü antibiyotikli bal kansere bile yol açabiliyor. Bunun için çok dikkatli olmalıyız" dedi. Arı zehrinin çok önemli bir zehir olduğuna da dikkat çeken Aydın, "Ülkemizde yılda 2 kilo arı zehiri ancak çıkıyor ve gramı 200 ile 700 dolar arasında alıcı buluyor. Bu zehir AIDS ve lösemi gibi hastalıklarda kullanılıyor. Ancak biz bunları hiç düşünmüyoruz. Bursa ve Yalova Türkiye'nin en bol polen olan yeri, fakat farkında bile değiliz. Maalesef ülkemizde arıcılık şuurlu bir şekilde yapılmıyor.
Gittiğimiz yerlerde bakıyoruz tüm kovanlar yerlerde. Kovanın en büyük düşmanı rutubettir. Bunu bilmiyoruz. Arı soğuktan değil, susuzluktan, açlıktan ve hastalıktan kaybedilir. Dünyanın en temiz hayvanı arıdır. Ancak bizde kovanlar maalesef temiz değil. Eğer ülkemizde arıcılık veteriner denetiminde yapılsa, bal üretiminde dünya birincisi oluruz" diye konuştu.
15 Ocak 2008 Salı
bu yazı değerli hocamız Devrim OSKAY in www.aridostu.com sitesinden alınmıştır
Ana arılarının koloni içersindeki başarılı saltanatı, çiftleştikleri erkeklerin sayısı ile alakalı olduğu bulundu.Amerika’da bulunan North Carolina Üniversitesi bal arısı laboratuarlarında çalışan Dr. Freddi- Jeanne Richard, Dr. Christina Gorozinger ve Dr. Davit Tarpy çalışma grubu, çok sayıda erkek arı ile çiftleşen ana arıların işçi arılar tarafından daha çekici bulunduğunu gösterdiler. Çalışma grubu ana arıların ürettiği feremonların veya kimyasalların birleşiminin ana arının çiftleşme sayısına bağlı olduğunu belirmiştir.
Bal arısı kolonisi bir ana arı, binlerce yumurtlama özelliği olmayan dişi işçi arı ve döneme göre sayıları değişen yüzlerce erek arıdan oluşmaktadır. Ana arı hayatının çoğunluk süresini yumurta yumurtlamakla geçirir. Bununla beraber petek gözünden ergin arı olarak çıktıktan kısa bir süre sonra birden fazla çiftleşme uçuşuna çıkar. Bu sürede ortalama 12 erkek ile çiftleşir. Ana arı erkek arılardan aldığı spermleri vücudunun karın kısmında bulunan sperm kesesi organında depolayarak, bunları hayatı boyunca kullanır. Ana arının yaşama süresi 2–7 yıl arasında değişir.
Bununla beraber bazı ana arılar bu kadar uzun yaşayamazlar. Onlar işçi arılar tarfından red edilebilirler. Richard, Tarpy ve Grozinger çalışmalarını bu red edilme mekanizması üzerine yoğunlaştırdılar.
Bilim adamları çiftleşmenin ana arı üzerine etkisini anlaya bilmek için iki grup oluşturuldu. Birinci grup ana arılar bir erkekten elde edilen sperm ile, ikinci grup on erketen elde edilen sperm ile yapay tohumlama tekniği uygulayarak çiftleştirildi. Ana arının bakımı ile ilgilenen işçi arıların çok sayıda erkek ile çiftleştirilen anaların vücutlarını daha fazla yaladıklarını, antenlerini daha fazla ana arılara sürttürdüklerini gözlemlemişlerdir. Bu bize ana arıların kaç tane erkek arı ile çiftleştiğini söyleyebilecek yeni bir davranış mekanizmasıdır. Bir çok hayvan gibi, bal arıları da bir birleri arasında iletişim kurmak için feromon kullanırlar. Bilim adamları ana arıların feremon salgılayan mandibular bezlerini analiz ettiklerinde çok sayıda erkek ile çiftleşmiş ana arıların feromon bileşenlerinin diğerlerine göre önemli derecede değişim gösterdiğini bulmuşlardır. Yine işçi arıların çok sayıda erkek arı ile çiftleşmiş ana arı feromonlarını tek erkek ile çiftleşmiş ana arı feromanlarına göre daha yüksek düzeyde tercih ettiklerini bulmuşlardır. Ayrıca yine aynı araştırmacılar çok sayıda erkek ile çiftleşmiş ana arıların beyinlerinde bulunan davranış ile ilişkili genlerin diğer gruptaki ana arılarınkinden farklı olduğunu bulmuşlardır.
Bütün bu araştırmalar çok sayıda erkek arı ile çiftleşen ana arıların koloni içerisinde daha başarılı olduklarını göstermektedir. Arıcılarımız ana arılarını yenilerken, işçi arıların ana arıya karşı gösterdikleri davranışları gözlemliyerek, ana arının çok sayıda erkek ile çiftleşip çiftleşmediğini anlayabileceklerdir. İşçi arıların bu davranış özelliklerinden faydalanılarak ana arılarının kaliteli olup olmadığı rahatlıkla anlaşılabilinecektir. Damızlık işletmeler bu özelliklerden yararlanarak daha yüksek kaliteli ana arılar yetiştirebileceklerdir. Yapılan bu araştırmaların sonuçları 2007 yılında PLoS ONE adındaki bilim dergisinde Effects of Insemination Quantity on Honey Bee Queen Physiology başlığı ile yayınlanmıştır
Bal arısı kolonisi bir ana arı, binlerce yumurtlama özelliği olmayan dişi işçi arı ve döneme göre sayıları değişen yüzlerce erek arıdan oluşmaktadır. Ana arı hayatının çoğunluk süresini yumurta yumurtlamakla geçirir. Bununla beraber petek gözünden ergin arı olarak çıktıktan kısa bir süre sonra birden fazla çiftleşme uçuşuna çıkar. Bu sürede ortalama 12 erkek ile çiftleşir. Ana arı erkek arılardan aldığı spermleri vücudunun karın kısmında bulunan sperm kesesi organında depolayarak, bunları hayatı boyunca kullanır. Ana arının yaşama süresi 2–7 yıl arasında değişir.
Bununla beraber bazı ana arılar bu kadar uzun yaşayamazlar. Onlar işçi arılar tarfından red edilebilirler. Richard, Tarpy ve Grozinger çalışmalarını bu red edilme mekanizması üzerine yoğunlaştırdılar.
Bilim adamları çiftleşmenin ana arı üzerine etkisini anlaya bilmek için iki grup oluşturuldu. Birinci grup ana arılar bir erkekten elde edilen sperm ile, ikinci grup on erketen elde edilen sperm ile yapay tohumlama tekniği uygulayarak çiftleştirildi. Ana arının bakımı ile ilgilenen işçi arıların çok sayıda erkek ile çiftleştirilen anaların vücutlarını daha fazla yaladıklarını, antenlerini daha fazla ana arılara sürttürdüklerini gözlemlemişlerdir. Bu bize ana arıların kaç tane erkek arı ile çiftleştiğini söyleyebilecek yeni bir davranış mekanizmasıdır. Bir çok hayvan gibi, bal arıları da bir birleri arasında iletişim kurmak için feromon kullanırlar. Bilim adamları ana arıların feremon salgılayan mandibular bezlerini analiz ettiklerinde çok sayıda erkek ile çiftleşmiş ana arıların feromon bileşenlerinin diğerlerine göre önemli derecede değişim gösterdiğini bulmuşlardır. Yine işçi arıların çok sayıda erkek arı ile çiftleşmiş ana arı feromonlarını tek erkek ile çiftleşmiş ana arı feromanlarına göre daha yüksek düzeyde tercih ettiklerini bulmuşlardır. Ayrıca yine aynı araştırmacılar çok sayıda erkek ile çiftleşmiş ana arıların beyinlerinde bulunan davranış ile ilişkili genlerin diğer gruptaki ana arılarınkinden farklı olduğunu bulmuşlardır.
Bütün bu araştırmalar çok sayıda erkek arı ile çiftleşen ana arıların koloni içerisinde daha başarılı olduklarını göstermektedir. Arıcılarımız ana arılarını yenilerken, işçi arıların ana arıya karşı gösterdikleri davranışları gözlemliyerek, ana arının çok sayıda erkek ile çiftleşip çiftleşmediğini anlayabileceklerdir. İşçi arıların bu davranış özelliklerinden faydalanılarak ana arılarının kaliteli olup olmadığı rahatlıkla anlaşılabilinecektir. Damızlık işletmeler bu özelliklerden yararlanarak daha yüksek kaliteli ana arılar yetiştirebileceklerdir. Yapılan bu araştırmaların sonuçları 2007 yılında PLoS ONE adındaki bilim dergisinde Effects of Insemination Quantity on Honey Bee Queen Physiology başlığı ile yayınlanmıştır
13 Ocak 2008 Pazar
ARILARI SIKIŞTIRMA

meşhurr sucuk
12 Ocak 2008 Cumartesi
ÖLDÜRMEYEN MEVLAM ÖLDÜRMEZ







11 Ocak 2008 Cuma
11 01 2008 cuma güneş ve arılar
bir çok arıcı arkadaşımın arılarının ölümü beni çok üzdü. uzun zamandırda arılığa gitmemiştimzaten gitsende o havalarda birşey anlamak mümkün olmazdı. havayı güneşli görünce cuma namazından sonra arılığa gittim. zaten 3 tane zahiyat vermiştim. daha öncede belirtmiştim yine sayımız epeyce eksilmişti sonuçta girdim arılığa güneş arılığı bir bahar havası gibi ısıtıyordu baktım ortalık oğul brakmış gibi kaynaşıyor o anı çekemedim çünkü arı girip çıkışı olmayan kovanlar vardı onları kontrol etmek için hemen içeri daldım şükürler olsunki hepsi sağlamlar boş geçmeyim diye bu videoyu çektim
7 Ocak 2008 Pazartesi
Ümraniye Halk eğitim merkezine bağlı olarak 12-01-2008 tarihinde başlayacak olan ve cumartesi pazar günleri 19-21 saatleri arasında zıraat mühendisi Kerim YENER tarafından teknik arıcılık kursu verilecektir Ümraniye ve cıvarındaki arıcıların katılabilecekleri arıcılık bilgi ve becerilerini geliştirip arıcılık kurs belgesi almak isteyenleri kursumuza bekliyoruz.
kurs yeri: Yunus Emre mahallesi
cebiler ap no 25
Yenidoğan ÜMRANİYE
kurs yeri: Yunus Emre mahallesi
cebiler ap no 25
Yenidoğan ÜMRANİYE
RİZE KALKANDERE li arıcı ağabimiz İsmail CEBİR in yeni doğandaki arılığına ziyaret

Zıraat Mühendisi Kerim YENER bu beldede açacağı arıcılık kursu ile ilgili değerlendirmelerde bulunup yer ve zaman belirlemelerinde bulundu.
İsmail ağabimizin en büyük arzusu İstanbul anadolu yakası arıcıları olarak kooperatifleşmek.


5 Ocak 2008 Cumartesi
Mehmet amcanın meşhur tabelası hemen hemen her yöre balı mevcüt bu amcamızda
gerçek alman malı bayer firmasının ürettiği perizin harıcındeki X firmaların üretmiş olduğu perizin
bütün arıcı dostlarıma iyi günler dileğiyle yazıma başlıyorum bu gün saat 13 00 cıvarlarında Kerim YENER hocamla birlikte kastamonu kökenli alemdağ ekşioğlu mahallesinde oturup evinin karşısındaki dükkanında kovan imalatı yapan ve ülkemizin bir çok yöresinde arıcılık yapan Mehmet ÇİFTÇİ ağabimizin ziyaretine gittik.
geçen yıl çambalı mevsiminden sonra kovanlarını asi nehri kenarında çit le çevrili bir yerde arazide nehrin taşması sonucu 100 lerce kovanı telef oldu.
bu yılda yine trakya dönüşü kovanlarını paşa köy cıvarında fundaya götürdü ve iyi bir varova bakımı yapamadığından dolayı yine kendi deyimi ile 150 cıvarı kovanı sönmüştür.
yine bu gün kendisiyle birlikte tekirdağa arıları beraber götürdüğümüz arıcı arkadaşıma sordum durumlarını çünkü o X firmasının bayer patenti altında üretilen perizinini kullan mıştı varova mücadelesinde sonuç 2005 yılında benim başıma geldiği gibi lavralardan önce varova hilleti çıkınca arılar içinde çıkamadan ölmüşler ve 10 cıvarı kolonisi sönmüş ve diğer kolonilerin durumlarıda iyi değil konuyla ilgili araştırmam bununlada kalmayıp RİZE- PAZAR tütüncüler köyünden arıcı mehmet amcayla rastlaştık alemdağda kışın buradaki oğlunun yanında kalmakta sordum arılarının durumlarını zaten dedi benim beyaz kovanda işlediğim böğürtlen dikenleri yok etme amacıyla arı kolonisi sayısı bitme noktasına gelmiş dedi varovadan sordum 40 ytl ye perizin almış çerçevelere püskurtme yöntemiyle yaptım dedi 3 kere randıman alamadım dedi sonra başka bir ilaç yaptım avuç avuç döküldü dedi tabiki bu abimizde birkaç kolonisinikayıp ettikten sonra benim esas anlatmak istediğim şu Kerim hocanın dediğine göre alman Bayer firmasının ürettiği perizin in içinde 50 cc lik şırıngası içinde oluyormuş ben henüz o ilaçla tanışamadım vede fiyatı 70 ytl imiş. 40 ytl cıvarındaki ilaçları kullanan arıcı kardeşlerime hüstana uğramama maksadıyla geçte olsa bir uyarı olsun çünkü şu anda lavra olmadığı için varova arıların sırtlarında barınmaktalar ve koloni çöküşlerine sebep olmaktalar.
geçen yıl çambalı mevsiminden sonra kovanlarını asi nehri kenarında çit le çevrili bir yerde arazide nehrin taşması sonucu 100 lerce kovanı telef oldu.
bu yılda yine trakya dönüşü kovanlarını paşa köy cıvarında fundaya götürdü ve iyi bir varova bakımı yapamadığından dolayı yine kendi deyimi ile 150 cıvarı kovanı sönmüştür.
yine bu gün kendisiyle birlikte tekirdağa arıları beraber götürdüğümüz arıcı arkadaşıma sordum durumlarını çünkü o X firmasının bayer patenti altında üretilen perizinini kullan mıştı varova mücadelesinde sonuç 2005 yılında benim başıma geldiği gibi lavralardan önce varova hilleti çıkınca arılar içinde çıkamadan ölmüşler ve 10 cıvarı kolonisi sönmüş ve diğer kolonilerin durumlarıda iyi değil konuyla ilgili araştırmam bununlada kalmayıp RİZE- PAZAR tütüncüler köyünden arıcı mehmet amcayla rastlaştık alemdağda kışın buradaki oğlunun yanında kalmakta sordum arılarının durumlarını zaten dedi benim beyaz kovanda işlediğim böğürtlen dikenleri yok etme amacıyla arı kolonisi sayısı bitme noktasına gelmiş dedi varovadan sordum 40 ytl ye perizin almış çerçevelere püskurtme yöntemiyle yaptım dedi 3 kere randıman alamadım dedi sonra başka bir ilaç yaptım avuç avuç döküldü dedi tabiki bu abimizde birkaç kolonisinikayıp ettikten sonra benim esas anlatmak istediğim şu Kerim hocanın dediğine göre alman Bayer firmasının ürettiği perizin in içinde 50 cc lik şırıngası içinde oluyormuş ben henüz o ilaçla tanışamadım vede fiyatı 70 ytl imiş. 40 ytl cıvarındaki ilaçları kullanan arıcı kardeşlerime hüstana uğramama maksadıyla geçte olsa bir uyarı olsun çünkü şu anda lavra olmadığı için varova arıların sırtlarında barınmaktalar ve koloni çöküşlerine sebep olmaktalar.
4 Ocak 2008 Cuma
Yalova Arıcılar Birliği Başkanının Yazısı
Birliğimiz yönetim Kurulu ve arıcılarımızla 26.12.2007 tarihinde Milliyet gazetesinde yayınlanan “Bal Sanayicileri İthalat İstiyor” başlıklı haberi okuduk ve üzüntü ile karşıladık.Konu olan haberde Balparmak firması kurucusu ve Bal sanayicileri derneği 2. başkanı Özen Altıparmak’ın demecinde; “Temiz ve sağlıklı bal bitti. Piyasayı hileli ve kalıntılı bal işgal etti.” demeci çok üzücü ve düşündürücüdür. Bal Sanayicileri 2. Başkanı olarak verilen demeçle Bal sanayicilerinin piyasada olan balları sahte ve kalıntılı mıdır? Tüketicilerimize balın özelliklerini tanıtmamız gerekirken, bazı firmaların zamanında yaptığı basitlikle ve zararlı “bizden başka herkesin balı kötüdür” politikaları ile mi hareket etmeliyiz? Daha kaç altın yumurtlayan tavuk kesilecek? Apimondia- Dublin kongresinde Türk Ballarında cloran-fenicol çıkmasının açıklamasını kimse yapmamıştır. Türkiye de kullanımda bulunmayan bu ilacın ballarımızda çıkması şüphe uyandırıcıdır. İthal edildikten sonra, yurt dışına Türk Balı olarak satılan balların ülkemiz ekonomisine ve tüketicilerimize zararları ortada değil midir? Daha nasıl İthalat kelimesi telaffuz edilebilir ki? Geçirdiğimiz 2–3 yıldır gereksiz spekülasyonlardan dolayı baldan para kazanamayan Arı Yetiştiricilerinin bir başka krizle boğuşmasının faydası kime daha çok olmuştur? 2–3 yılın arıcılarımız tarafından analizinin yapılabilmesi büyük önem taşımaktadır. 2 yıl önce “ballarda kalıntı var ve sahte bal çok” denilerek piyasadan ballar seçilme usulü ile alındı. Üreticiler Ayçiçeği ballarının tenekesini 65–70 YTL/26 Kg. ye sattılar. Bir sonraki yıl Ayçiçeğinde verim %50 düştü. Bu seferde 9000 ton bal ithalatı yapılacak denilerek 100–150 YTL/26 Kg. fiyatlarla bal satıldı. Sadece ayçiçeği balında arıcılarımızın eline geçen parada hiçbir farklılık olmadı. Ama arıcıların can çekiştikleri senelerdeki bal fiyatlarının karlılığının tadı; birilerinin damağında kaldı. Arıcılarımızın ayakta durmaları nasıl beklenir? Yılın büyük bir çoğunluğunu evlerinde uzakta ve sürekli masraf yaparak üretimde bulunmaya çalışan arıcılarımızı ayakta durmaları ne kadar zordur. İthalat rüzgârları durunca tekrar rüzgâr estirme çabaları mıdır? Rüzgâr deyince Yunan Mitolojisi hatırıma geldi; Mitolojide Truva Savaşı için Agamemnon’un rüzgâra muhtaç gemilerini hareket ettirmek için kızı İphigenea’yı Artemisi’e kurban etmesi ne kadar üzücüdür. Arıcılarımız daha ne kadar kurban edilmeye çalışılacak, sabırla bekliyoruz. Avrupa bizden Türk Balı isterken, biz insanımıza vasıfsız ithal balları mı yedireceğiz?Mustafa YıldızYalovaArı Yetiştiricileri BirliğiYönetim Kurulu Başkanı
Birliğimiz yönetim Kurulu ve arıcılarımızla 26.12.2007 tarihinde Milliyet gazetesinde yayınlanan “Bal Sanayicileri İthalat İstiyor” başlıklı haberi okuduk ve üzüntü ile karşıladık.Konu olan haberde Balparmak firması kurucusu ve Bal sanayicileri derneği 2. başkanı Özen Altıparmak’ın demecinde; “Temiz ve sağlıklı bal bitti. Piyasayı hileli ve kalıntılı bal işgal etti.” demeci çok üzücü ve düşündürücüdür. Bal Sanayicileri 2. Başkanı olarak verilen demeçle Bal sanayicilerinin piyasada olan balları sahte ve kalıntılı mıdır? Tüketicilerimize balın özelliklerini tanıtmamız gerekirken, bazı firmaların zamanında yaptığı basitlikle ve zararlı “bizden başka herkesin balı kötüdür” politikaları ile mi hareket etmeliyiz? Daha kaç altın yumurtlayan tavuk kesilecek? Apimondia- Dublin kongresinde Türk Ballarında cloran-fenicol çıkmasının açıklamasını kimse yapmamıştır. Türkiye de kullanımda bulunmayan bu ilacın ballarımızda çıkması şüphe uyandırıcıdır. İthal edildikten sonra, yurt dışına Türk Balı olarak satılan balların ülkemiz ekonomisine ve tüketicilerimize zararları ortada değil midir? Daha nasıl İthalat kelimesi telaffuz edilebilir ki? Geçirdiğimiz 2–3 yıldır gereksiz spekülasyonlardan dolayı baldan para kazanamayan Arı Yetiştiricilerinin bir başka krizle boğuşmasının faydası kime daha çok olmuştur? 2–3 yılın arıcılarımız tarafından analizinin yapılabilmesi büyük önem taşımaktadır. 2 yıl önce “ballarda kalıntı var ve sahte bal çok” denilerek piyasadan ballar seçilme usulü ile alındı. Üreticiler Ayçiçeği ballarının tenekesini 65–70 YTL/26 Kg. ye sattılar. Bir sonraki yıl Ayçiçeğinde verim %50 düştü. Bu seferde 9000 ton bal ithalatı yapılacak denilerek 100–150 YTL/26 Kg. fiyatlarla bal satıldı. Sadece ayçiçeği balında arıcılarımızın eline geçen parada hiçbir farklılık olmadı. Ama arıcıların can çekiştikleri senelerdeki bal fiyatlarının karlılığının tadı; birilerinin damağında kaldı. Arıcılarımızın ayakta durmaları nasıl beklenir? Yılın büyük bir çoğunluğunu evlerinde uzakta ve sürekli masraf yaparak üretimde bulunmaya çalışan arıcılarımızı ayakta durmaları ne kadar zordur. İthalat rüzgârları durunca tekrar rüzgâr estirme çabaları mıdır? Rüzgâr deyince Yunan Mitolojisi hatırıma geldi; Mitolojide Truva Savaşı için Agamemnon’un rüzgâra muhtaç gemilerini hareket ettirmek için kızı İphigenea’yı Artemisi’e kurban etmesi ne kadar üzücüdür. Arıcılarımız daha ne kadar kurban edilmeye çalışılacak, sabırla bekliyoruz. Avrupa bizden Türk Balı isterken, biz insanımıza vasıfsız ithal balları mı yedireceğiz?Mustafa YıldızYalovaArı Yetiştiricileri BirliğiYönetim Kurulu Başkanı
bu ne kovan merakı İsmail kardeşim
3 Ocak 2008 Perşembe
ALEMDAĞ a mevsimin ilk karı
bu gün 2008 in 3. günü alemdağa mevsimin ilk karı yağdı ama çok sürmedi şu an bu video yu yüklerken saat 21 cıvarları yerlerde çok az kar var inşallah gece yağış devam eder de arılar salkım yaparlar yoksa arıcılar olarak durumumuz iyi değil. kar yağışını oturduğum yerden ara ara çekim yaptım bir kaç kez içlerinden en fazla kar olan buydu.
2 Ocak 2008 Çarşamba
FINDIK VE POLEN
1 Ocak 2008 Salı
küresel ısınma nın arılardaki yan etkileri
bu gün arılıkta ziyaretçilerim vardı biri uzman arıcı zıraat mühendisi
Kerim YENER diğeri ise hac dan yeni gelen Osman ÇAKIR arıcı abimiz idi
Kerim hoca kovan içinde 4-5 tane varova ölüsü gördü bu kovan varovadan öldü diye tutturdu bende sen ne dersen doğrudur dedim.
not: çok yakında varova hilletinden kurtuluyoruz çünkü Kerim hoca yeni bir ilaç keşfetmiş kendi arılarında denemiş sonuç mükemmel bu yazı altına yorum olarak eklerse banada seve seve yayınlamak düşer.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)